9 Ekim 2013 Çarşamba

yüreğin hissederse gidişleri...


yüreğin hissederse gidişleri 
bırak gitsin yüreğinden,

hatta alan yarat, az kasıp ayağının ucuyla onun ayağına dokun ki
tüm biriktirdiklerini döksün, essin köpürsün

yüreğin hissederse gidişleri 
evvel zamandan az önce verilmiştir hükmü seninle olan bağın, 
ondan sonrası sadece teferruattır, gözünün üstünde kaşın vardır..
(Ekim, 2013)

#gulnithelifesaver



bir varmış, bir yokmuş. evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellâl, pireler berber iken, ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, babam düştü beşikten, alnını yardı eşikten, annem kaptı maşayı, babam kaptı küreği, bana gösterdiler köşeyi..







8 Ekim 2013 Salı

kütüphane - library

merhaba :)

ekimin en güzel hallerindeyiz yine, 
bir süre sonra sararan yapraklara kitaplarım eşlik edecek :) yeni alınmış kitabın kokusunu sever misiniz? kitaba doyamamak gibi bir his sizde de var mıdır?
:)

sizlerden uzakta kaldığım süreçte kitaplara gömüldüm, arta kalan vakitlerde de filmlere :)

bugün yine hızımı alamadım ve remzi kitapevine girdim, dokundum birer birer güzel yapraklarına yeni baskı kitapların
her zaman yaptığım gibi tavsiyesiz dolaştım aralarında... yeni çıkanları bir çırpıda atladım, nedendir bilinmez yeni çıkan kitaplar biraz soluk almadan bir kaç baskı yapmadan kitaplığıma pek girmezler :)
günümüzün 'popülerlik' çıkmazından kaynaklı olarak belki de hemen satın almam, şarap gibi bekletirim o kitapları...
sanki kütüphaneme almam için hepsinin doğru bir hasat zamanı vardır.
kütüphanem dedim değil mi? evet evet 10 yaşımdan beri özenle seçtiğim kitaplarla oluşturduğum bir kütüphanem var :) bir dolu kitap
evden ilk kurtarılacaklar arasındalar. kıyafetlerimden vazgeçebilirim ama kitaplarımdan asla! :D

eskiden bilgi bu kadar kolay elde edilmezken bir kitaba sahip olmak çok kıymetliyken oluşturmaya başladığım için olabilir belki... çok net hatırlıyorum, Atatürk antolojisi kitabını bulmak için iki hafta uğraşmıştık annemle birlikte...
o yüzden bir bilgi arıyorsam illa ki bende de bir cildi olmalı diye yola çıkabilirim :)

kitaplara çoğu insan düşkün olsa da, o çoğunluk bazen kütüphanelere hiç itibar etmez çünkü eskiden beri kasvetli ve kahverengidir kütüphaneler, loş ışıklar süzülür rafların arasından.. sanki adı kütüp-hane değil kütük-hanedir!

(kütüphane kelimesi Farsça’da ev manasına gelen hane kelimesi ile Arapça’da kitap manasına gelen kütüb kelimesinin birleşmesinden oluşmaktadır)

? niye öyledir? kütüphane illa ki eski mi kokmalıdır? 
tam tersi loş ışık arasında yolunu bulmaya çalışan insanlara ışık mı olmalıdır?
oysa daha çok kişiye daha da önemlisi çocuğa ulaşmalıdır o kitapların ışığı...

güzel-aydınlık-modern-çekici kütüphaneler kurulamaz mı ülkemizde? üniversite kütüphanelerini bu kapsamın dışında tutacağım, çünkü son dönemlerde özel üniversitelerin artışı ile üniversite içindeki modernleşme üniversite kütüphanelerine de yansımıştır...

nerede kalmıştık, güzel-aydınlık-modern-çekici... bu tanıma uyan ilk kütüphane deneyimim amsterdam'dadır.. 
kuzey denizine bakan modern bina, kütüphaneden çok sosyalleşme alanı gibidir :)
binlerce katalogdan isteğinize göre kitap-müzik cd'si-film dvd/vcd'si secmenizi kast etmiyorum bile :)
mekanın içine girildiğinde aydınlık beyaz renk sizi kuşatır, çeşitli kullanım katlarına ayrılmış olan kütüphane yerden tavana kadar olan penceleri ve ortamda dilerseniz kullanabileceğiniz pofuduk koltukları ile size konformist bir alan yaratmaktadır. 
pofuduk koltukların yanısıra :) elbette bilgisayarlar ve masalar da yer almaktadır...

illa ki masaya oturmamak fikri benim için çok değerlidir... kütüphane denilince uykusu gelen birisi olduğumun altını çizmek isterim..
tüm araştırmalarınız bittiğinde en üst katta kahvenizi yudumlayarak kuzey denizini seyre dalmanız ise keyfin son damlasıdır zannımca :)

estetik ve modernlik insanın konforuna eşlik etmelidir... ve mekanı kullanıcı açısından çekici hale getirmelidir diye düşünüyorum... kitap okuma oranı çok düşük olan ülkemizin belki de en acil ihtiyaçlarından birisi mahalle aralarında kurulacak modern-çekici kütüphanelerdir... Bilgisayarlar vasıtası ile tüm bilgilere bir 'tık' ile ulaşılabilirken kütüphaneye ne gerek var diye düşünenler olabilir... bilgiye kolay ulaşan bizler toplumumuzun sadece %10'ununu oluşturuyoruz hadi zorlayalım %20... 

hayatında bir kere bile film/tiyatro izlememiş ve yeni baskıdan çıkmış bir kitabın kokusunu duymamış çocuklar var ülkemizde...

haydi şimdi gülümseyelim ve düşünelim işlerinde belirli seviyelere gelmiş insanların birleşerek bu işe el atmaları çok mu zordur?

ne demiş bir büyüğümüz :) herşeyi devletten beklememek gerekir bazen..

#gulnithelibrariangirl :)